Ozon terapi; Avrupa’da 50 yıldan uzun süredir, Amerika’da ise yaklaşık 40 yıldır kullanılmakta olan bir tedavidir. Ülkemizde mazisi ise 2000’li yıllara dayanmaktadır. Özellikle son dönemde bağışıklık sistemi üzerindeki etkinliği nedeniyle uygulanırlığı oldukça artmıştır. 

Normalde soluduğumuz havadaki oksijen gazı 2 oksijen atomundan meydana gelmektedir. Ozon ise; 3 tane oksijenin bir araya gelmesiyle oluşan bir gazdır.  Dünyamızın etrafında koruyucu olarak yer alan ozon tabakası da adından anlaşıldığı üzere ozon gazından oluşmaktadır. Ozon gazı tıbbi amaçların dışında; dezenfeksiyon, leke temizliği, hava temizliği, temizleme ürünleri, mikropların elemine edilmesi, soğutma suları, selüloz imalatı, doğal atıkların yok edilmesi gibi daha pek çok alanda kullanılmaktadır. 

Ozon gazı tıp alanında; “ozon jenarötörü” denilen özel cihazdan elde edilen “ozon-oksijen” karışımı kullanılarak uygun dozlarda farklı yöntemler ile hastalara uygulanmaktadır. Ozonun vücudumuzda hem pek çok hastalığı tedavi edici etkisi hem de tedaviye destek etkisi bulunmaktadır. Yüzlerce klinik çalışma ve bilimsel veri ozon terapinin etki mekanizmasını ve yararlarını ortaya çıkarmıştır.

Ozon terapinin en önemli etki mekanizmalarından biri; “oksidatif stresi” üzerine olandır.  Vücudumuzda biriken toksinlerin/ serbest radikallerin miktarı; bu zararlı maddeleri elemine eden antioksidanların miktarından fazla ise oksidatif stres artar. Aşırı artan oksidatif stres vücudu yorar, yıpratır, hastalıklara açık hale getirir, yaşlanmayı hızlandırır. Vücuttaki oksidatif stresi yok etmek mümkün değildir, çünkü vücudun doğal sürecinde de her daim oksidatif stres mevcuttur. Ayrıca bir miktar oksidatif stres vücudun temizlik görevlileri olan antioksidanların üretimini arttırmaktadır. 

Ama sağlıklı olmak için oksidatif stresin dengede tutulması, iyi yönetilmesi gerekir. İşte ozon terapi bu dengenin korunmasını sağlar. Bu nedenle ozon terapi; genel sağlık haline ulaşılmasında, sağlığın korunmasında ve pek çok hastalığın tedavisinde etkili olmaktadır.