"İÇTE SAĞLIK DIŞTA GÜZELLİK"

Anti-Aging: Yaşlanma Karşıtı Tedavi

“Anti-Aging” kelimeleri son yılların dilimizden düşmeyen sözcük kalıpları haline geldi. Türkçeye “yaşlanma karşıtı” olarak çevirebileceğimiz bu sözcükleri biz hekimler de danışanlarımıza uyguladığımız tedavileri tanımlarken sıklıkla kullanıyoruz. Çünkü hedefimiz ortak; zamanı geri sarmak..

Kadın-erkek pek çok kişi polikliniğimize geliyor ve daha genç  görünüme sahip olmak istediklerini belirtiyor. Peki bunun için tek bir tedavi yöntemi mi var? Yoksa farklı farklı yöntemler mevcut mu? Hangi tedaviler “anti-aging” olarak adlandırılıyor?  Gerçekten hücresel anlamda zamanı geri sarmak mümkün mü?

Öncelikle tanımlamalardan bahsedelim; şuandaki halinizden daha genç görünmenizi sağlayan her türlü uygulama “anti-aging” olarak adlandırılabilir. Kaslarınızı belirli bir süre için kullanamamanızı sağlayarak yüzünüzdeki çizgilerin azalmasını sağlayan botoks. Evet botoksun etkisi geçici ama düzenli uygulamalar yapıldığında zamanla, derin çizgilerin oluşmasına neden olan mimikleri daha az yapmaya başlıyorsunuz. Yani zamanla yüz kaslarınızı daha doğru kullanmaya alışıyorsunuz ve kırışık oluşumunuz yavaşlıyor. Dolgu yüzü şekillendirmede ve doğru yerlere yapıldığında yüzü yukarı kaldırmada etkili yöntemlerden bir diğeri. Etkileri botoks gibi geçici (kalıcı dolgu maddeleri de var aman onlardan uzak duralım). Tercih ettiğimiz dolguların içinde çapraz bağlı yani daha katı halde “hyaluronik asit” var. Hyaluronik asit normalde de cildimizde bulunan; cilde nem, canlılık, esneklik kazandıran önemli bir madde. Hatta bu özellikleri nedeni ile hyaluronik asit pek çok mezoterapi ürünün de içinde yer alıyor.

Mezoterapi anti-aging uygulamaların vazgeçilmezidir. Neden mi? Çünkü mezoterapi ile cilt hücrelerinin yenilenmesi için ihtiyaç duyduğu tüm maddeleri cildin orta tabakasına direkt olarak uygulamak mümkündür. Peptitler, vitaminler, mineraller, hyaluronik asit, büyüme faktörleri bu yararlı maddelerin başında gelir.

Zamanı geri sarmada hızlı ve uzun ömürlü etkileri sayesinde günümüzde çok daha fazla kişinin cesaret göstererek başvurduğu estetik cerrahi de “anti-aging” uygulamalar arasında yerini fazlasıyla hak edenlerden. Aman oraya gelmeyelim, bıçak altına yatmayalım diyen geri kalanlar için ise “enerji bazlı cihazlarla anti-aging tedaviler” etkileyici bir seçenek olabiliyor.

Plazma enerjisi ile hızlı ve kansız olarak uygun benlerin (nevüs ya da mole de deriz) alınması mümkün.  Aslında ısı, dalga boyu, plazma enerjisi, ses ya da lazerin enerji kaynağı olarak kullanıldığı cihazların ortak noktası cilde kontrollü bir hasar vermek ve ciltteki kollajen üretimini arttırmaktır. Vücut kendi kendisi yenilediği için etkileri daha uzun süreli olabilmektedir. Benim gibi kombine ve çok yönlü tedavileri seven hekimler, enerji bazlı cihazlar ile mezoterapi ürünlerini bir arada kullanmayı sıklıkla tercih eder. Bunun nedeni cildin kendi kendisini yenileme sürecinde, mezoterapi ürünleri ile ona gerekli ham maddeleri sağlamaktır. Aynı mantıktan yola çıkarak “anti-aging saç tedavileri” yapmak da mümkün. Polikliniğimizde danışanlarımız tarafından oldukça rağbet gören bu uygulamada; ciltteki yara izlerinin, sarkmaların, elastikiyet kaybının giderilmesi için kullandığımız altın iğne (radyo frekans) cihazını saç dökülmesi sorunu yaşayan kişilerde saçlı deriye mezoterapi ürünleri uyguluyoruz.

Yani günümüzde daha genç görünmenizi sağlayacak, cildinizi dıştan ve içten destekleyen pek çok tedavi var. Ruhumuz hep 20’lerinde olsa da, görünümde en doğal ve ideal olanı yaşınızın genci olmayı hedeflemek.

Sağlıkla kalın, genç kalın