Medical Well Being
Ben Tıp Doktoruyum… 1996 Çapa mezunuyum. Ama çok genç yaşta henüz fakülteden yeni mezun bir doktorken hayatımda ilk defa sağlık sorunları ile karşılaştım, hasta olmak ne demek öğrendim ve şifa aradım… tam 8 yıl süren ilk serüvenimde ( ki bence bu tam bir serüvendi) “tıbbi olarak iyi olmak” yani “medical well being” için çok çaba sarf ettim…çok şey öğrendim.
Bazen başardım artık iyiyim sağlıklıyım tamam oldu bitti geçti dedim. Sonra bir baktım ki yolum yeniden başa dönmüş… anladım ki iyi olmak hedef değilmiş iyilik bir yol…yolculukmuş…
Gençlik yıllarımda tıbbi iyilik halinin yani “ SAĞLIKLI OLMANIN” bir tıp doktoru olarak sadece bedene bağlı olduğunu sandığım çok olmuştu…
Oysa Dünya Sağlık Örgütü anayasasında bile sağlık şöyle tanımlanmıştır: “Sağlık sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, bedence, ruhça ve sosyal yönden tam iyilik halidir.”
Aradan yıllar geçti şimdi 28 değil 48 yaşındayım… Artık biliyorum ki insanoğlu ruh, beden, zihin üçlüsünden oluşmaktadır. Sadece bedeni tedavi etmek sürdürülebilir tıbbi iyilik hali için yeterli değildir. Sadece klasik tıbbi tedavi yöntemleri uygulayarak ve tamamlayıcı, bütüncül yada fonksiyonel destekleyici tıbbi yaklaşımları yok sayarak hastalıklarla kapsamlı mücadele edilemiyor.
Ruha iyi gelecek yaklaşımlarla, zihin kaynaklı endişeleri pişmanlıkları durdurmadan beden tıbbi olarak iyi olamıyor…
Biz medikal doktorlar hastalarımızda amaçladığımız bedensel iyilik halini elde etmek için hastanın ruhsal ve zihinsel ihtiyaçlarına cevap vermek durumundayız. Bütüncül yaklaşımlar ile fonksiyonel tıptan tam olarak yararlanıp hastalarımıza 360 derece şifa çözümleri sunmak için çaba sarf etmeliyiz.
Bu bağlamda web sitem de sizlerle sadece hekim olarak değil çeken olarak “tıbben iyi olmak” adına tecrübe ettiklerimi yazmak, paylaşmak ve öğrendiklerimi aktarmak istiyorum.
BU nedenle kendi sağlık yolculuğumda “MEDICAL WELL BEING” “TIBBI İYİ OLMA” hakkında öğrendiğim yöntem ve uygulamaları hastalarım olan sizlerle paylaşmak bir hekim olarak benim öncelikli vazifem haline gelmiştir. Umarım şifa bulmak isteyen herkese faydam dokunur.
Vitamin C ağızdan mı damar yolu ile mi alınmalı?
Hastalarımız son zamanlarda sıklıkla vitamin C tedavisi hakkında soru soruyor ve hatta yüksek doz vitamin C istiyoruz diye geliyorlarJ Oysa optimum vitamin C seviyesi ve uygulama şeklinin ne olacağı kişiden kişiye farklılık göstermektedir.
Üstelik Vitamin C’ nin anti-oksidan özellikleri ve oksidan etkileri de bazı kafa karışıklıklarına neden olmaktadır.
Bu kafa karışıklığını gidermek ve C vitamini terapileri hakkında (ağızdan ya da damar yolu ile) bilgi sahibi olmanızı sağlamak amacıyla bir yazı hazırladık. Keyifli okumalar..
C vitaminin ağızdan alınması
C vitamini en iyi bilenen vitaminlerin başında gelir. Suda eriyen bir vitamindir. Vücutta birikme riski olan vitaminlerden değildir. C vitamininin fazlası idrar ile vücuttan atılır.
Ama asıl önemli olan ağızdan ( oral) olarak alınan C vitamini nerden, ne kadar ve nasıl emilir?
Ağızdan (oral) alınan C vitamini barsaktan saatte 1000 mg emilebilmektedir. Oral olarak vücudun sınırlarını aşacak kadar fazla alınan C vitamini bağırsakları rahatsız edebilir ve ishale (daire) neden olabilmektedir. Bu nedenle ağızdan alınan günlük c vitamini miktarı yavaş yavaş arttırılmalıdır ve gün içinde doz aralıkları kişiye uygun olarak ayarlanmalıdır.
Doktorunuz c vitamini alımındaki doz ayarlamasında size yardımcı olacaktır.
C vitamininin damar yolu ile (IV olarak)uygulanması
Damar yolu ile ağızdan alınandan daha yüksek dozda C vitamini vücuda infüzyon halinde ( yavaş yavaş damar yolu ile ) verilebilmektedir. Damar yolu ile daha yüksek dozlarda C vitamini uygulaması diyare (ishal) ya da diğer sindirim sistemi rahatsızlıklarına neden olmamaktadır.
Yüksek doz damardan C vitamini uygulaması; güçlü bir antioksidan etki (serbest radikal toplayıcısı) yaratır bu sayede bağışıklık sistemine destek sağlanır, enfeksiyonlarla mücadele güçlenir ve yaşam kalitesi artar. Kişinin damardan (Intravenöz) C vitamini infüzyon tedavisinde de doz kişiye göre değişmekle birlikte; genellikle 15-25 gramdan (15.000-25.000 mg) daha düşük dozdaki C vitamini infüzyonu ile yapılır.
Damar yolu ile ÇOK YÜKSEK DOZ C vitamini uygulaması
Yine damar yolu ile ancak bu sefer kişinin ihtiyaçları ve test sonuçlarına göre; 25 gram (25.000 mg) dan başlayıp 100 grama (100.000 mg) kadar uygulanan çok yüksek doz C vitamini uygulaması da mümkündür.
Bu yüksek doz mukavemeti; vücuttaki C vitamini konsantrasyonunun tepe plazma seviyesine erişmesine izin verir ki bu tepe noktasında C vitamini bir “pro-oksidatif”dir yani serbest radikaller üretir.
Tepe plazma seviyesindeki çok yüksek doz C vitamini demir ve bakır ile etkileşime girerek; patojenik bakterileri ve kanser hücrelerini öldüren hidrojen peroksiti oluşturur. Hidrojen peroksit aynı zamanda bağışıklık sistemimiz tarafından da üretilmektedir. Hidrojen peroksit aslında bir serbest radikaldir ancak belirli bir aşamada üretilmesi bağışıklık sistemine yarar sağlar.
C vitaminin tolere edilebilen en yüksek seviyesi nedir?
C vitamini oldukça yüksek seviyelerde bile inanılmaz derecede güvenlidir.
C vitaminin en büyük yan etkisi ishal ve diğer sindirim sistemi rahatsızlıklarıdır. Bu yan etki sadece ağızdan yüksek dozlar alındığında gözlenir, geçici bir durumdur ve hayati tehlike yaratan bir yan etki asla değildir.
Tek seferde 755.000 mg (755 gram) C vitamini uygulaması hayati tehlike yaratır ki bu miktardaki C vitamininin damar yolu ile bile tek seferde uygulanması mümkün değildir.
G-6-PD/ Glukoz 6 Fosfat Dehidrojenaz enzimi ve C vitamini uygulaması:
Glukoz 6 Fosfat Dehidrojenaz; kısa ismi ile G-6-PD bir enzimdir ve hücrelerdeki (özellikle alyuvar hücrelerindeki) fazla karbonhidratın yıkılmasını sağlar.
Damar yolu ile C vitamini uygulamasından önce bu enzimin vücuttaki yeterlilik seviyesine bakılmalıdır. G-6-PD nin az olması hemolitik anemiye (alyuvar hücrelerinin parçalanarak ölmesine) neden olur.
Nüfusun %5-15’inde G-6PD enziminin miktarının azalmasına neden olan genetik bir anomali durumu olduğu tahmin edilmektedir. Anomalisi olan bu kişiler, sık sık kan testi yaptırarak ve diğer önlemler alınarak yüksek doz C vitamini alabilirler.
Selenyum , C vitamini ve E vitamininin kanıta dayalı etkileri nelerdir?
Yüksek fakat aynı zamanda iyi tolere edilen dozlardaki besinsel antioksidanlar; E vitamini, C vitamini ve selenyumun kayda değer oranda immünostimülan (bağışıklık sistemini uyaran), antienflamatuar (iltihabi reaksiyonu önleyici) ve anti-kanserojen (kanseri önleyici) etkilere sahip olduğu mevcut biyomedikal literatürde belgelenmiştir.
Ek olarak, E vitamini, C vitamini ve selenyum; kan akışında sorun olan iskemik yapılarda ya da oksijen azlığı çeken hipoksik dokularda yapısal bütünlüğün korunmasına yardımcı olmaktadır.
C ve E vitamin ile Selenyum aynı zamanda anti-trombotik (pıhtılaşma önleyici) etkilere de sahiptir.
Yüksek doz besinsel antioksidanlar ile yapılan takviyelerin; kanser, kardiyovasküler (kalp-damar) hastalıklar, enfeksiyon, enflamatuar bozukluklar ve bazı diyabetik (şeker hastalığı ile ilgili) komplikasyonların önlenmesi, tedavisi veya palyasyonunda geniş bir rol kazanabileceği düşünülmektedir.
Tüm bu bilimsel kanıtlar 1980’li yıllardan beri kanıta dayalı olarak bilgilerimize sunulmaktadır.
Med Hypotheses. 1984 Jan;13(1):77-98.
Yüksek doz besinsel antioksidanların potansiyel klinik uygulamaları
Crary EJ, McCarty MF.
Ağızdan alınan C vitamini ile Damar yolu ile alınan C vitamininin faydaları arasında fark var mı?
Damar yoluyla ( IV) alınan yüksek doz C vitaminin, ağız yoluyla alınan düşük doz C vitamininden farklı olarak sağladığı yararlar vardır. Bunların başında anti-viral ve anti-kanserojen etkiler yer alır.
Yüksek doz IV C vitaminin; anti-viral (virüslere karşı) ve anti-kanserojen (kanser karşıtı) yararları bulunur.
Yüksek doz C vitamini bağışıklık sistemini güçlendirir; pek çok virüsü denatüre edererek (yani DNA yapısını bozarak) etkisiz hale getirir
Serumda belirli bir seviyede bulunan C vitamini, kanser hücrelerine karşı pro-oksidant etki gösterir. Yani yüksek doz C vitamini ile karşılaşan kanser hücreleri mutasyon geçirir ve hidrojen peroksit reaksiyonu geçirerek ölür.
Neden ağızdan yüksek doz C vitamini alınamıyor?
Sindirim üzerindeki yan etkileri nedeni ile ağızdan ancak belirli doza kadar C vitamini (genelde 1000 mg) alınabiliyor. IV (Damardan) ise çok daha yüksek doz C vitamini yan etki görülmeden uygulanabilmekte.